Tuz alımını azaltmak kan basıncını düşürür mü? Eğer öyleyse, ne kadar? Bu meta-analiz bu soruları cevaplamayı amaçlamaktadır.
Hipertansiyon veya yüksek tansiyon, ABD ve diğer batılı sanayileşmiş ülkelerde, başlıca ölüm nedeni olan kardiyovasküler hastalık için en önemli, değiştirilebilir risk faktörüdür. Bu nedenle, kan basıncı kontrolü, kardiyovasküler hastalık riskini azaltmak için önde gelen hedeflerden biridir.
Son zamanlarda, bazı denemeler, anti-hipertansif ilaçlarla kan basıncının düşürülmesinin sadece kan basıncını düşürmekle kalmayıp aynı zamanda kardiyovasküler olay riskini de göstereceğini göstermiştir. Bu diyabeti olmayan kişilerde bulundu, diğer ek hastalıklardan bağımsız olarak, kan basıncını düşürmenin kardiyovasküler hastalığın azaltılmasının önemli bir yönü olduğunu öne sürmüştü.
Sodyum, tansiyonun bilinen bir düzenleyicisidir. Sodyum konsantrasyonları böbreklerdeki makula densa hücreler tarafından algılanır. Kan sodyum konsantrasyonu arttığında, bu hücreler, kan basıncını arttırmak için böbrek-anjiyotensin-aldosteron sistemini aktive ederler.
Birçok randomize çalışma, farklı seviyelerde sodyum alımı ve sodyum kısıtlamasının kan basıncı üzerindeki etkisini incelemiştir. Bu denemeler hipertansiyonlu insanlarda ve normal kan basıncı olan insanlarda normotensif bireyler olarak da uygulanmıştır. Bu çalışmaların sonuçları karışık sonuçlar vermiş ve net bir doz-cevap analizi henüz yapılmamıştır. Bu çalışma, hipertansiyonu olan ve olmayanlarda sodyum kısıtlaması ile kan basıncındaki değişiklikler arasındaki doz-cevap ilişkisini araştırmak için tasarlanmıştır.
Hipertansiyon, kardiyovasküler hastalık için değiştirilebilir bir risk faktörüdür. Kandaki daha yüksek sodyum konsantrasyonları, böbrek-anjiyotensin-aldosteron sisteminin aktivasyonu ile kan basıncını artırabilir. Bu çalışma, hipertansiyonu olan ve olmayanlarda sodyum kısıtlaması ile kan basıncındaki değişiklikler arasındaki doz-cevap ilişkisini araştırmak için tasarlanmış bir meta-regresyondur.
Çalışma
Amaç: Model bazlı çalışmalarda düşük sodyum alımının azaltılmış ölüm oranı etkisi, popülasyon çalışmalarında düşük sodyum alımına bağlı olarak gözlenen artmış ölüm oranı ile çelişmektedir. Bu, ölüm oranı modelleme çalışmalarında kullanılan sodyum azaltma ve kan basıncı arasındaki doz-yanıt ilişkisinin aşırı hesaplanmasını yansıtabilir.
Amaçlar: Mevcut meta-regresyon analizi, çalışma grubundaki sodyum azaltma ve kan basıncı arasındaki doz-cevap ilişkilerini, genel popülasyonun yüzde 75’inin altında veya üstünde ortalama kan basıncı ile tahmin etmeye çalışmıştır.
Yöntemler: 1 Ocak 1946 – 11 Nisan 2018 tarihleri arasında yapılan literatür taramasına dayanarak, sağlıklı veya hipertansif bireyleri sodyum azaltma veya normal sodyum alımına tahsis eden 133 randomize kontrollü çalışma belirlendi. Etki değiştiricileri için ayarlanan ortalama kan basıncı etkisine karşı ortalama sodyum azaltmanın çok değişkenli regresyon analizi yapıldı.
Bulgular: 75. Yüzdelik [131/78 mm Hg sistolik BP (SBP) / diyastolik kan basıncı (DBP)] ‘nin üzerinde ortalama kan basıncı olan çalışma gruplarında, sodyum azaltma ve kan basıncı arasında lineer bir doz yanıt ilişkisi olduğuna dair güçlü kanıtlar vardı.
SBP için, doz-cevap ilişkisi -7.7 mm Hg / 100 mmol sodyum azaltma (% 95 güven aralığı: -10.4, -5.0) ve DBP için -3.0 mm Hg / 100 mmol sodyum azaltma (% 95 güven aralığı: -4.6, -1.4). Ortalama kan basıncının ≤ 131/78 mm Hg olan çalışma gruplarında, sodyum azaltma ile kan basıncı arasındaki ilişki zayıftı. SBP için -1.46 mm Hg / 100 mmol SR (% 95 güven aralığı: -2.7, -0.20) ve DBP için: -0.07 mm Hg / 100 mmol SR (% 95 CI: -1.5, 1.4).
Sonuçlar: Yalnızca popülasyonun en yüksek yüzde 25’inde kan basıncı olan çalışma grupları, kan basıncında sodyum azaltma ile klinik olarak anlamlı bir düşüş gösterdi. Genel popülasyondaki diyet sodyum alımını azaltma politikasının hipertansiyonu olan hastaları hedef almak için yeniden finanse edilmesi gerekebilir. Bu çalışma PROSPERO 2015’de CRD42015017773 olarak tescil edilmiştir.